9 Eylül 2019 Pazartesi

Deniz Sezonu Kapanış : Halkidiki ve Thassos


Sanırım bir şeyi çok söyleyince oluyor. Ben sürekli Yunanistan muhtarı oldum, gide gele muhtar oldum derken Ağustos bitmeden yine Yunan yolu göründü. Bayram tatilimin üzerinden 2 hafta geçmişti ki 30 Ağustos’ta rotayı yine Yunan’a kırdım.

Bu kez ekonomik ve görmek istediğimiz noktalara bizi kolayca ulaştıracağı için turla gitmeyi seçtim, Gruppal da benim için tartışmasız seçenekti.

Eylül sonuna kadar tur devam ediyor, siz de benimle aynı rotayı yapmak isterseniz, buraya tıklayarak turu satın alabileceğiniz sayfaya gidebilirsiniz.

Anlatmaya başlamadan dünya tatlısı rehberimiz Eda Hanım’a çok teşekkür ederim. Issız, yolu bile olmayan bir yere tur yapsa ben onunla her yere gidebilirim. 

Cuma akşamı Kadıköy’den hareketle önce Avrupa Yakası ardından da İpsala... Bayram ve göçmen trafiğinin herkesi korkuttuğu günde sadece 2 saatte işlemlerimiz tamamlandı.

Plaja giden soğuk kahve içermiş :)

Otomobille geçecek olanların tarafında abartmıyorum kilometrelerce kuyruk vardı ! Turla gitmenin avantajı, tur bizim adımıza gerekli işlemleri takip etti. Yunan tarafında araçtan bile inmedik. ✌🏽

Sabah erken saatlerde kahvaltı molasının ardından ver elini Halkidiki. İpek gibi deniz, kumluk plaj, hemen derinleşmeyen su, sevenine göre serin olmayan su ile bizi karşıladı Haldikidi. 

Dünya gözü ile görmüş oldum. Senelerdir giderim. İlk kez Halkidiki’nin keyfini çıkardım. Sueno beach, gayet konforlu bir dinlenme noktası oldu. 
Turla gittiğimizden giriş ücreti de ödemedik. Yeme içme detaylarına gelince kocaman 3 kişinin bitireceği pizza €8, 33’lük bira 3, frappe cappucino €4. E daha ne olsun? Ege sahillerinden çok çok ucuz. 
Kumun rengi, denizin rengi şahaneydi

Öğleden sonra, toparlanıp, Selanik merkez’e geçtik ve Atamız’ın evini ziyaret ettik. 3. gidişim, akan göz yaşlarıma yine engel olamadım. 
Herkesin kesinlikle gitmesi lazım, o atmosferi koklaması lazım. Minik bir video yine gelecek evden. 

Kanlı kule ( White Tower ) ve panaromik şehir turundan sonra, otelimize yerleştik. 

White Tower

Bana “gruppal neden bu kadar ucuz?” diye soran çok oluyor. Otel seçimleri 3* - 4* ve temel ihtiyaçları gayet güzel şekilde karşılayacak şekilde oluyor hal böyle olunca maliyetler de düşüyor. 

Akşam yemeği için tur otobüsümüzle şehir merkezine gittik. Nasıl özlemişim. Şu an düşünüyorum da her sene yeniden görmek isteyecek miyim acaba Selanik’i? Gidince o bilindik sokaklar yine beni kendisine çekecek mi?

Aristo Meydanı

Şehrin en güzel hallerinden birisi cumartesi gecesi yaşanıyordu. İnsanlar eğleniyor, herkes mutlu, herkes neşeli, müzik sesleri ve kahkaha sesledi yükselen sokaklar düşünün. Keyifli olmaz mıydı her akşamımız böyle olsaydı? 

Balkabağına dönmeden otobüslerimize bindik ve otelimize döndük. Sabah istikamet Thassos.

Feribot manzarası

Sabah 6:30’da başlayan kahvaltı ile günümüz 07:00’da bizi bekleyen otobüsümüz ile devam etti. 10:15 feribotuna bindik ve şahane bir feribot yolculuğu yaşadık. Müzisyenler ve yerel halk birleşimce emin olun eğlence kaçınılmazdı. 
45 dakika süren yolculuk sonrası, Pachis beach’e ulaşmak için 10 dakika daha otobüs yolculuğu yapmamız gerekiyordu. 

Şu an orada olmak vardı ama hayat şartları :)

Ve yine turla gitmenin avantajı  plaja giriş ücreti ödemedik. 

Masmavi suyun hakim olduğu, sakin denizi ile bizleri karşılayan bu ada, elimde olmadan gözdelerimden bir tanesi oldu.

Pachis^ten manzara

Plaj çok keyifli, yemekler olabildiğince lezzetliydi. Fiyatlar dünkü ile aynı ayarda. Greek coffee içmek isterseniz €2,5 ödemeniz yeterli. Personel iş bölümünü çok güzel yapmış. Siparişinizi alan ekip ile dağıtımı yapan ekip farklı ve elektronik sipariş giriyorlar. Bekleme ve karmaşa derdiniz olmuyor bu sayede. 
Yunan'da bir Meksikalı :)

Gün boyu müziğin olduğu plajda, bir ara Türkçe cover dinledik! Şarkımız, içimdeki duman ☺️

Açıkçası şaşkınlıkla karışık bir keyif yaşadığımı söylemem gerekir. 
Alfa, iyi markalardan bir tanesi.

Akşam 16:00’da hareket ettiğimiz plajdan, hemen feribota geçtik. Saat 20:00 civarı sınıra ulaşmıştık bile.

Sınıra yarım saat kala..

1.5 saat süren işlemler sonrası herkesin mutlu olacağı bir duty free sefası yaşadık. Sanırım grubumu raflarda ürün bırakmadı. ☺️

İpsala sonrası önce Tekirdağ ardından Bakırköy, Kadıköy derken turumuzun sonuna geldik.

2 güne çok şey sığdırdık. Aracı kullansam ya da organizasyonu ben yapıyor olsam kesinlikle yorulacaktım. Mümkün mertebe uyudum yolda. Dolayısıyla dinlendim. E bu da turun keyfini çıkarmama yardımcı oldu. 

Sıradaki hangi tur olsa diye her gün bir kez satışa çıkan turlara bakıyorum. Eee ne demişler, evde oturanı kimse sevmez? 🙈🙈

Umarım annem okumaz bu yazdıklarımı. 

Yaz tam olarak bitmeden sizin de bu keyfi yaşamanız dileği ile...


Konaklamanızda siz de 170 TL indirim kazanmak isterseniz, aşağıdaki link ile airbnb’ye üye olabilirsiniz : https://abnb.me/e/e5cvM3tn0W Instagram : www.instagram.com/minikgezenti


20 Ağustos 2019 Salı

Midilli Değil Lesvos


Malum ben her kurban bayramında bir Yunan Adası’na gitmezsem içim rahat etmiyor. 
Bu sene son dakika planı ile yine Midilli tercihim oldu. Birinci neden yakınlığıydı. 
Atelde duran ayak parmağımla gidebileceğim en yakın ada olduğunu bir kez daha belirteyim. 



Liman Manzarası
Yerel dilimizde hepimiz Midilli Adası diyoruz ama aslında büyük bir yanlış yapıyoruz. Adanın İsmi : Lesvos. Hatta Lesbos diyorlar ama bizim dilimize Lesvos olarak geçmiş.
Zaman hepimiz için çok kıymetli. Hele ki benim gibi sabırsızlar için daha da kıymetli hale geliyor. İstanbul’dan otobüs ile Ayvalık’a geçtim. Bayram trafiği dediğimiz işkenceye maruz kalmadım. Hala şaşkınlığını yaşıyorum. 
Dudullu otogar’dan Ayvalık 5.5 saat sürdü desem ikna olursunuz herhalde. Biletler 118 TL’den 180 TL’ye kadar çıkabiliyor, firmasına göre.

Otogarda günün aydınlanmasını bekledim ve ve ver elini Ayvalık Liman. Taksi 25 TL istedi. Otogarın içinden Liman’a hareket eden 50 numaralı minibüsler var. Onlara binerseniz sadece 3 TL aklınızda olsun. 8 dakika kadar sürüyor yol. Kalabalık değil, benim gibi yalnız yolculuk yapıyorsanız fiyat olarak minibüs en ideali.



Hızlı Kataramanımız

Feribot şirketlerini araştırırken, Jalem Turizm’in hızlı katamaran ile gittiğini gördüm Midilli’ye. Sadece 45 dakika hem de! Diğer firmalara baktığımda sürenin 90 dakikaya kadar uzadığını fark edince, tercihim elbette Jalem Turizm oldu. 
İnanılmaz rahat, serin, kalabalık gruplar için toplu oturma imkanı sunan, şık bir büfesi olan, zamanında hareket eden kaliteli hizmet sunan Jalem Turizm, gelecek günlerde yine tercihim olur. 

Feribot saatlerini ve bilet fiyatlarını görmek için buraya tıklayabilirsiniz
Sadece Ayvalık’tan değil Dikili’den de Midilli’ye geçme şansınız var Jalem Turizm ile.
Adaya adımımı en son attım. Rahat koltukları bulunca uyumuşum. Feribottan en son indim. Ama buna rağmen, 5 dakika dolmadan polis kontrolünden geçtim. 



Geçen seneden aşina olduğum Orfeas Otel’i tercih ettim konaklama için. 2 kişilik odada 1 kişi kahvaltı hariç €23, şayet single kalırsanız bu ücret €37,5 oluyor bir kişi için kahvaltı hariç. Buraya tıklayarak, otelin sayfasını ziyaret edebilirsiniz. 




Ada'nın merkezi ise Mytilene. Merkeze verilen isim dilimize yer etmiş ve hem yazılı kaynaklarda hem de halk arasında olmuş ismi Midilli.

Konum işaretlerken bile Levsos olarak karşınıza çıkacak pek çok yer. bilginiz olsun diye yazımın en başında belirtmek istedim.


Gün Batarken

10 Ağustos Cumartesi Lesvos'ta 1. Gün : Otele vardığımda saatler 10:00’dı. Valizimi bırakıp çıkmam ve plaja yerleşmem derken 10:45’i gördü saatler. Merkeze 10 dakika yürüme mesafesinde olan, Tsamakia Beach tatil boyunca tercihim oldu. Burası merkez halk plajı gibi düşünülebilir. 



Plaj Tarifesi

Giriş €2. Pet şişe yarın litre su €0,50, Alfa 33’lük bira €3,  kızarmış patates €2,5, hamburger €3 gibi fiyatları var. 
Aşırı kalabalık hali bile inanın Kalabalık değildi. Ben sabahları 9:30 civarı gittiğimden kalabalığı zaten çok aşırı hissetmedim. 
İleriden tekne, vapur geçmediği sürece deniz sakin. Girişi çakıllı ama boyu geçen yerler kumluk. 2 ayrı iskelesi var. İskeleden boy hizasında giriliyor ve doğru açıklık. Denizin rengi, mavili yeşilli bir hal alıyor. 
Bangır bangır müzik yok. Arkadan hafif bir müzik duyuyorsunuz. 


Atelden Kurtulmuştum :)

Günü burada geçirdikten sonra akşam yemeği tercihim Şişman Jimmy oldu. Böyle demişler adama, e azıcık şişman zaten. 
Ben gittiğimde 21:30 civarıydı. Canlı müzik başlamak üzereydi. Masa bakınırken, tatlı takipçim Gezgin Nadya ile karşılaştık. Daha doğrusu o beni tanıdı. Kısa bir sohbetten sonra siparişimi verdim. 



Ne sorarsam kalmadı dediler. Karnım da nasıl aç! Kalamar ve caciki istedim. Uzo, Nadya Hanım’dan hediye geldi masama. Toplam €13,5 hesap ödedim. Kredi kartı geçmiyor bilginiz olsun. 
Caciki eh işte denecek gibiydi ama kalamar tava yediklerimin en kötüsü, kötülerden başı çekendi. 
Eğlencesi güzel olduğundan ses etmeden geceye devam ettim. Daha iyisini bulana kadar en iyisi bu...

11 Ağustos Pazar  Lesvos'ta 2. Gün : Akşam yediklerimden dolayı güne gayet tok başladığımdan, tüm yemek saatlerim sarktı. Plajda keyifli bir günün üzerine akşam yemek değil de kahve için merkeze doğru yol aldım. 

Fraddo ve ben

Panellinion, Osmanlı dönemimde postane olarak kullanılan, şimdilerde Cafe olarak hizmet veren, yüksek tavanlı çok şık bir yer. NY Cafe ya da Cafe Central’i bize aratmayacak kadar şık. Freddo Cappucino ile akşamımı serinlettim. Hemen zaten limana nazır masaları var. Burada otururken, denizi seyredebilirsiniz. Dilerseniz içeride oturabilirsiniz. Duvarları süsleyen fotoğraflar sizi tarihte güzel bir yolculuğa çıkaracak emin olun. 



Cafe'nin dışarıdan görünüşü


12 Ağustos Pazartesi Lesvos'ta 3. Gün : Bu sefer de akşam yemeği yemediğim için beslenme zincirimin hızlıca işlediği bir gün oldu. Eee ne yapalım, ufak değişiklikler fark yaratıyormuş yaşayarak gördük. 
Keyifli bir plaj gününden sonra 17:00 civarı plajdan ayrıldım ve gün batmadan kendimi sokaklara attım. Amacım, Eski Türk Mahallesi’ni ziyaret etmekti. 


Mahalleden bir görüntü

Vakti olanlar Midilli Kalesi’ni görebilirler. Tırmanmak gerekir. Benim öyle bir şansım olmadığından, bu seferlik kaleye gidemedim. 



Eski Evlerden Birisi

Mahalleye vardığımda, Çarşı Hamam’ı, Yeni Camii beni bekleyenler arasındaydı. 


Hamam Girişi


Açıkçası camii bakımsız kalmış. İlk etapta ikna olmadım ve tabelasını görünce ikna oldum. 
Hamam, saat itibari ile kapalıydı. Burası şirin bir balıkçısı kasabası gibiydi adeta. 
Sokaklar dar. 2 yana dizilmiş esnaf var. Sokakta şahane bir kayık vardı. Denizle yoğurulmuş bir yerde olduğunuzu anlıyorsunuz. 


İtalyan Lokantası / Eski Mahalle

Yürüdüğüm esnada, İtalyan lokantası bile gördüm. 

Yani ben deniz mahsulü sevmiyorum diyenlere bile her zaman seçenek var. 
Harita, bir noktadan sonra sizi yanlış yönlendirebiliyor. Bunun temel nedeni ise şu: sokak değil de iki sokağı birbirine bağlayan merdivenli yokuş ya da yolların oluşu açıkçası dolambaçlı bir hal aldırıyor. 
Hamam müzesinin önünden geçerken ben ara yolu görmemişim. Epeyce dolanıp, koca bir dikdörtgen çizip gidebildim. O an anladım ki haritalar bile yanlış bilgi verebiliyor. 



Ve Cafe deyim :)

Akşam yemeği için çok heyecanlıydım. Ününü okuduğum, lezzetini duyduğum Kafeneion o Ermis ’te yemek yiyecektim. 
Rezervasyonla gitmenizi tavsiye ederim eğer bahçede oturacaksanız. Ama içerisi de uyarsa size rezervasyona gerek yok. 
Burası bir aile işletmesi. Herkes bir işin ucundan tutuyor. Yerel halka oranla hızlı olduklarını söyleyebilirim. Izgara ve tavada bir kişi çalışıyor. 21’den sonra servise 4 kişi baktı o saate kadar 1 kişiydi. Salata ve soğukları hazırlayan kişi aynı zamanda barı da idare ediyor. 
Ben de onları hayranlıkla izledim. İşlerin aksamadan nasıl halledildiğini görmek çok hoşuma gitti. 
21’den sonra sipariş vermek için, eminim beklemek zorunda kalacaksınız. Çünkü çok yoğun. 
Ben lokantanın meşhuru olan, peynir dolgulu kabakçiçeği kızartması aldım. Bir porsiyon da adanın meşhur balığı sardalya istedim Çeyrek litre şarap eşliğinde... Toplam €14 ödedim. Kalabalık gittiğinizi düşünün. Porsiyonlar zaten büyük. Çok güzel doyarsınız hem de masayı donatırsınız.
Nakit ya da kart ile ödemek mümkün. Hesabı istemek için 15 dakika çabaladım. Çünkü arı gibi çalışıyorlardı. Eh burası Yunanistan. Bekleyeceksiniz...

Lokanta yorumlarımı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Gelirken aralardan gelmiştim. Dönerken dümdüz ana caddeden aşağı indim. Yol su gibi aktı geçti 15 dakika kadar sürdü. 
Nalburdan, kasaba, çeyizlik bohçalardan kilimciye, binbir çeşit antikcıya, bakırcıya, sadece plastik satan Eminönü esnafının Yunan Akrabalarını burada görmek mümkün. 
Bu esnada Midilli’nin de bir barlar sokağı olduğunu keşfettim. Videosu gelecek. O zaman izleyebilirsiniz. 
Öyle böyle derken bugün de bitmiş oldu.



13 Ağustos Salı Lesvos'ta 4. Gün : Ertelediğim fotoğraf çekme işini halletmek için 06:06’da sürünmek sureti ile uyandım. 07:07’de otelin kapısındaydım. Ver elini merkez ! Dükkanların arkasından bir sokağa daldım ve inanılmaz çiçekli evler beni karşıladı. Sabah sabah tam da uyanamamışken tam bir rüya gibiydi. 



Sappho Meydanı

Sappho Meydanı’nında Lirik şair ile beraber pozumu da verdikten sonra, istikamet Agios Therapon Kilisesi oldu.


Agios Therapon

 Buranın kubbesi başka hiçbir yerde olmayabilir. Varsa da ben görmedim şimdiye kadar. Bu muhteşem kilise Ada'nın simgesi resmen. Mimar Argiris Adalis tarafından inşa edilen kilise, 1935'te açılmış. İçerisinde gördüğünüz ahşap detaylar ise 1915 senesine aitmiş.


Klasik Pastane

Karşıma önce pastaneler çıktı.


Kalamarlar Tezgahta

Arkasından da muhteşem balık tezgahları çıktı. O kalamarlar nasıl tazeydi size an la ta mam!

Hele ki karidesleri alsam ve İstanbul’a getirsem mi diye düşünmedik değil... 



Karidesler

Bunların da videosu gelecek pek yakında. 

Ardından Ermou Caddesi’nde yürümeye başladım. Midilli’de bildiğiniz Eminönü ruhu olacağı aklınıza gelir miydi? Sahil şeridinin paralelinde yer alan Ermou Caddesi bildiğimiz Eminönü ruhunu taşıyor. Hatta bence aynısıydı. Tek farklı tabelalar. Nasıl esnafı meşhurdur, İstanbul'a tüm ürünler Eminönü'nden gelir, aynı mantık burada da var. Burası Ada'nın kalbi sayılıyor.


Ben Çok Beğendim


Ben 20 dakika yürümüşümdür. Sappho Meydanı’nı görünce hemen arka caddeye geçip, yürüdüğünüzde çarşının ortasına düşeceksiniz zaten.
Eskiden burada zeytinyağı depoları varmış
Şarküteri, aktar, pastane, fotoğrafçı dikkatimi çekenlerden bazıları oldu. 


Bayıldım

Süslü duvarların olduğu Ada beni bu gezinti sonrası kendisine bir kez daha hayran bıraktı. Sabah saat 8 civarıydı ve işe giden insanlarla karışık, kahvede keyif yapanları görünce işte dedim bu. Devam eden karmaşık ama güzel hayat. 


Yürüdüğüm esnada muhteşem bir duvar gördüm. Bir de bakayım ki ne ! Bu duvar bir kitapçıya aittti. İçeriye girdiğimde nasıl bir huzur hissettim anlatmamın imkanı yok. Kitap kokusu, müzik, çocuklara ayrılmış bölüm, oyuncaklar... Adalar’da denk gelen en şirin dükkanlardan birisiydi. İncelemek isterseniz Instagram adreslerini buraya bırakıyorum: Book And Art



Otelime döndüm ve saat 10:00 gibi yine plaja indim.
Sabah erken kalkmış olmanın verdiği sarhoşlukla 13:00’a kadar bildiğimiz gölgede mışıl mışıl uyudum. Haha uyumaya mı geldik diyenler olur. Uyudum vallahi. 

Akşam artık özgür olduğumdan, kendimi çarşı pazar gezmeye adadım. Instagram’da Yunanistandan Notlar isimli hesabın Sahibesi olan Nazlı, alışverişimde bana çok yardımcı oldu. Sayfasını bence takip edin. Çok güzel turlar da yapıyor Ada’da. Buraya bırakıyorum Link’ini. 

Bu gezintide neler aldım? 
Uzo : 70’lik €11,90
Uzolu şeker : €1,80
Ion marka gofret : €0,40

Hatta videosu var. Eklediğimde haber veririm. 

Peynir, şarap taşımak çok işime gelmedi. Kabin boy ile de geldiğimden fazlaca da yerim yoktu. Nasılsa yine gelinir diyorum. 




Sınırlı miktarda şeker tüketiyorum. Lokması meşhur dediklerinden bir şans vermek istedim.
Bakın sizler de o şansı verin ama benim gibi yalnızken ver me yin! 10 adet lokma vardı bir porsiyonda. Resmen “emin misiniz? “ diye sordum servis görevlisine. 5 kişinin yiyeceği kadar fazlaydı ve sadece €2,5

Tek başınızaysanız lütfen başka bir tatlı yiyin. Örneğin tekli pakette dondurma olabilir bu tatlı. 

Çarşı pazar turu ve tatlıdan sonra otelime döndüm. Valizimi kapattım. İstanbul’a dönüş için artık hazırdım. 

14 Ağustos Çarşamba Lesvos'ta 5. Gün : Hep böyle oluyor. Sona geldiğimde “keşke bitmeseydi” diyorum. Hiç abartmıyorum o gün denizin en güzel günüydü. Plajın en keyifli haliydi, hele rüzgar minicik esti. Ben keşke dönmesem dedim ama her tatil gibi sona gelmiştim. Özlemek olmasa neye yarardı. O nedenle o günü en güzel hali ile yaşadım. 

Altında sığındığım şemsiyemin çevresinde toplam 5 şezlong vardı. Hali ile birini ben alınca 4 adet boşa çıktı. Benden bir saat kadar sonra tonton tatlı 3 teyze ve bir de amca geldi. Yerel dilde “alabilir miyim?” dedi pembeli teyze. Evet dedim ama anlamadı. 
Hemen sözlüğü açtım. İsterseniz burada oturabilirsiniz, yazdım. 
Nasıl mutlu oldular. Hemen sohbete başladılar. Ben bu insanların bu sıcak hallerini çok seviyorum elimde değil.  Deniz sefalarını da yaptılar. Giderken de teyzem en bomba ve en tanıdık soruyu sordu : evli misin? 
Anladım ki milliyet, enlem, boylam değişiyor ama teyzeler hep aynı. 
Ah dedim uzaya kadar bekarım. Nasıl dua etti anlatamam! İyi bir evlilik için. İyi evlilik var mıydı? Bu da şüpheli. Bence yok. Neyse hadi moral bozmayayım. 



Orfeas'ta Biz

16:00 gibi plajdan ayrıldım otele döndüm. Otel işletmecisi Bobbis ve arkadaşları oturuyorlardı. Beni de davet ettiler. Beraber kahve içtik, sohbet ettik. Instagram’dan arkadaş olmuşlar ve orada ilk kez buluşmuşlar. Ben de bu buluşmaya tanıklık ve eşlik etmiş oldum. Hayat tesadüflerden ibaret... 

Feribot zaten 2 dakika mesafede otele. Uzun ama çok hızlı ilereyen bir kuyrukla 17:30’da katamadan da yerimi aldım. Personel yine çok yardımcı oldu valiz için, video çekimi için...Hınca hınç doluydu katamaran. Yine serin serin ve en rahatından bir yolculuk yapmış oldum Jalem Tur ile. Sorunsuz yanaştık Ayvalık’a. Ben ilk çıkmaya niyetliydim ama pek mümkün olamadı. Başlarda çıktım. Koşarak polis kontrolüne geçtim. İyi ki koşmuşum. Sonrası epey bekleme oldu çünkü. Feribot doluydu dedim ya. 
Yolun karşısına geçerek minibüs bekledim. 10 dakika kadar beklemiş olabilirim. Gelen minibüs epey doluydu. Bir de şans eseri, giderken bindiğim araca denk geldim şoför de tanıdı beni zaten. 

19:40 civarı otogardaydım. Otobüsüm tam zamanında geldi 20:30.

2 ayrı yerde mola verdi. Tam kapasite dolu olan otobüs, tıpkı tarifede yazdığı gibi 03:35’te Dudullu otogara bıraktı bizi. Eve geldiğimde 4:45 civarıydı. Saçma ama güzelli bir yorgunlukla uykuya daldım. Ve sabah aynı rutin başladı. Doğru işe... 

Bu seneki Middili maceram bu şekildeydi. Geçen sene de Midilli seyahati yaptım ama blogda yazısı yer alamadı bir türlü. Kısaca bilgi vereyim: 

Petra, Molyvos’ta 2 gün geçirdim. Kesinlikle görmeniz gerekiyor. Denizi şahane. 

Kaldığım otel çok sakin, sessiz ve temiz bir yerdi. Otelin önünden denize giriyorsunuz. Şahane şezlongları var. Ücretsiz kullanabiliyorsunuz. Sipariş vermek istediğinizde butona basmanız yeterli. Hızlıca siparişiniz alınıyor. Kahve €2,5.

Geçen sene merkez’de bir gece kaldım. Plaj olarak, Bracciera Beach Bar’ı tercih ettim. Buraya merkezden otobüs ile 20 dakikada gidebilirsiniz. Burada happy hour vs de oluyor ama ben hafta içi gitmeyi seçtim. Giriş ücreti yok. Gün içerisinde istediğiniz gibi bir şeyler yer içersiniz. Hoş sipariş vermeseniz bile baskı yapan yok. Aklınızda olsun. Salata €6, Greek Caffee €2,5. 

Ve herkesten duyacağınız Kalnterimi Kalderimi . Burası arada kalan bir lokanta. Seveni de var sevmeyeni de. Şarapta ahtapot ve çeyrek litre şarap €10. Şimdi siz düşünün. 
Adanın Kuzey Batısı’nda yer alan Skala Eresou’da deniz muhteşem. Gece hayatı az miktarda var. Otelin önünden denize giriyorsunuz mantık bu! Ağustos’ta gecelik 1 kişi kahvaltı hariç €40 ödedim. Yemekleri Gorgona restorantta yedim. Yorumlarımı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.





Amerika'da Bulunan Anıttan Esinlenen Özgürlük Anıtı


Ben parmağımdan dolayı hareket alanımı kısıtlı tuttum ama sizler için de liste çıkardım. Bu listeye göre hareket ederseniz, tarihi ve görülmesi gereken noktaları nokta atışı yaparak, tamamlamış olursunuz.


Görülmesi Gerekenlerin Bir Kısmı




Nereleri Görmeniz Lazım?
Agios Therapon Kilisesi  / Sanit Therapon
*Agioi Theodoroi Kilisesi
*Midilli Kalesi
* Agios Athanasios Kilisesi 
*Yeni Camii
*Halim Bey Sanat Galerisi
* Çarşı Hamamı
*Dikastria
* Midilli Eski Çarşı
* Ermou Caddesi
* Sappho Meydanı
* Midilli Antik Tiyatrosu 
Eleftheriadis Teriade /  Modern Sanatlar Müzesi
* Özgürlük Anıtı
Barbayannis Uzo Müzesi 
Zeytinyağı Üretimi Müzesi
Roma Su Kemeri, Morias Su Kemeri 





 Bir sonraki yolculuk nereye bilinmez, o zamana kadar kendinize iyi bakın.